Arnavutluk’la İlişkiler

Arnavutların 1913 tarihindeki ayrılıklarından sonra savaş dönemlerindeki kısa aralıklar dışında bu durumu değiştirici bir gelişme olmamıştır. Bugün Arnavutların kendilerine ait olan tek ülke Arnavutluk’tur. Arnavutluk ile Yugoslavya arasındaki II. Dünya Savaşı sonrası oluşan birlikteliğin, Enver Hoca’nın Tito’dan Kosova’yı talep etmesi neticesinde soğumasının ardından Kosovalı Arnavutlarla Arnavutluk Arnavutları arasındaki irtibat daha da azalmıştır. Hatta bu talebin Kosovalı Arnavutlara baskı olarak geri döndüğü de söylenebilir. Bu noktada Yugoslavya sınırları içerisinde bulunan Makedonya’daki Arnavutlarla Kosova Arnavutlarının irtibatları daha yoğundur.
1989 tarihinde Kosova’nın statüsünün iptali Arnavutluk’ta da yankı bulmuştur. Düzenlenen gösterilerde bu durumun Yugoslavya ile olan ilişkilere zarar vereceği belirtilmiştir. Soğuk Savaş dönemi boyunca Arnavutluk’un ülke dışındaki Arnavutlara karşı olan soğuk tutumu bu dönemin bitmesiyle değişmiş, Arnavut siyasi arenasındaki güçlü isim Sali Berişa ile yeniden “Arnavut Birliği” fikri söylenir olmuştur. 1990 yılındaki Kosova’nın bağımsızlık ilanı zaten sadece Arnavutluk’ta yankı bulmuş ve sadece bu ülke Kosova’nın bağımsızlığını tanımıştır. Dayton Anlaşması’nda (1995) Kosova meselesinin de ele alınması için Arnavutluk çaba göstermiş fakat Miloşeviç’in bu meselenin gündeme gelmemesini şart koşması nedeniyle Dayton’da Kosova konusuna yer verilmemiştir.
1997 başında Arnavutluk’ta patlak veren Banker skandalı bu ülkeyi çok zor durumda bırakmıştır. O döneme kadar cumhurbaşkanlığı görevini yürütmeye devam eden Sali Berişa, yolsuzluklar, seçim hileleri ve insan hakları ihlalleri gerekçesiyle ABD tarafından da gözden çıkarılmış ve bunun akabinde yönetimden düşmüştür. Bu dönemde Arnavut ordusunun silahları da yağmalanarak mafyanın eline geçmiş ve özellikle ülkenin kuzeyinde asayişi sağlamak gittikçe zorlaşmıştır. Bu silahların bir kısmının 1998–99 döneminde Sırbistan’a karşı savaşan KKO’nun eline geçtiği belirtilmektedir.
Arnavutluk, Kosova’nın savaş döneminde Ortodoks kökenli Fatos Nano yönetiminde olduğundan Kosova’ya beklenen ilgi gösterilmemiştir. Hatta savaş döneminin Kosova Savunma Bakanlığı yetkilileri, savaşın 1997 Ekim’inde Yunanistan’ın Girit adasında yapılan Miloşeviç-Nano görüşmesinin ardından başladığını belirterek, Nano’yu savaşla ilişkilendirmektedirler. Bundan sonraki dönemde karışıklıklar daha da artmıştır. Kosova Savunma Bakanı Ahmet Krasniçi’nin bir suikast sonucu Tiran’da öldürülmüş ve akabinde askeri yardımlara el konmuştur.
Savaş döneminde Arnavutluk, yarım milyonun üzerindeki Kosovalı Arnavut’a ev sahipliği yapmış ve kendi ekonomik durumları çok kötü olmasına rağmen sahip çıkmıştır. Bu dönemde Sırp saldırıları Arnavut halkından güçlü tepkilere neden olmuş ve halk hükümeti harekete geçmeye çağırmıştır. Fakat dönemin Ortodoks kökenli Arnavutluk yöneticilerinin sesleri hep kısık çıkmıştır.

Yorum bırakın